
Sisam Adası Seyahati
Merhaba. 9 Temmuz Salı günü başladığımız Sisam Adası seyahatimiz öncesinde çok heyecanlıydım.Çünkü yıllardır Kuşadası’ndan baktığımız bu gizemli ada bizim için bir zamanlar adeta ulaşılmazdı.Acaba o adada kimler yaşıyordu ve neler yapıyorlardı?

Bu soruların yanıtlarını dört günlük gezimizde aldık.Ayrıca eşim,oğlum, annem ve babamla keyifli bir tatil geçirdik.Aslında yurt dışı seyahati çok pahalı gibi bir algı yaratsa da yurt içindeki otellerden çok daha uygun olduğunu söyleyebilirim.

Biz adanın Türkiye’ye bakan Pythagoreio şehrinde kaldık.Şehrin ismi size de yabancı gelmedi değil mi?Adını ünlü matematikçi ve filozof Pisagor’dan alan bu kent küçük bir sahil kasabası. Pisagor burada doğmuş ve uzun yıllar burada yaşamış. Liman girişine çok güzel bir heykelini yapmışlar ve bu heykel adeta adanın simgesi olmuş.

Kaldığımız otel aslında otelde dememeliyim, pansiyon, Tarsanas Ailesine 150 yıl boyunca ev sahipliği yapmış. Denizin kenarında, şehrin sakin bir noktasında bulunuyordu.Yine Sisam’a gitsem yine aynı yerde kalmayı tercih ederim. Çok eski bir yer olmasına karşı modern dünyanın tüm gereksinimlerini karşılıyordu. Odalar geniş ve ferahtı. Hepsi deniz manzaralıydı. Hemen önünden denize girebiliyordunuz. Ayrıca fiyatları da makuldü.

Fiyatlar demişken adada dikkatimi çeken bir şeyi paylaşmak isterim. Sisam’da bulunduğumuz süre zarfında 9-10 farklı kafe ve lokantaya gittik. Hepsinde menülerindeki fiyatlar aynıydı. Bütün kafelerde kahvenin fiyatı 2,5€ ve bütün lokantalarda levrek ızgaranın(2 kişilik) fiyatı 15€ gibi. Fiyatlar konusunda hiç sürpriz yaşamadık. Maalesef bizde durum biraz farklı gibi. Bir lokantada yediğiniz yemeğe 50 lira verirken hemen iki dükkan yanında aynı yemeğe 100 lira vermeniz mümkün. Anladığım kadarıyla bu denetimi ya belediye ya da Turizm Bakanlığı yapıyor. Çok da iyi yapıyor. Çünkü bir turist için bu durum çok olumlu bir şey aslında.

Adada birçok yeri gezemedik aslında.Ama en popüler yerleri Kokkari,Vathi, Monalates Köyü ve favorim Psili Ammos’ a gidebildik.Favorim diyorum çünkü ülkemden sadece 3 km ötedeyim. Mükemmel deniz ve kumsal. Arada geçen yat tekneleri insana huzur vermekle kalmıyor adeta huzuru iliklerinizde hissediyorsunuz. Kesinlikle görülmesi gereken bir yer.

Türkiye’ye bu kadar yakın olunca Türklerle de sıklıkla karşılaşıyoruz. Özellikle İzmir ve İstanbul’dan gelenler ağırlıkta. Onlarla konuştuğumuz zaman birçoğunun adaya ilk kez gelmediğini anlıyoruz. Demek ki adayı gerçekten sevmişler ki tekrar tekrar geliyorlar diyorum kendi kendime.

Adayla ilgili son bir bilgi vermek isterim. Yunanlılar adaya Samos diyorlar. Aslında bu adın nereden geldiğini anlamak çok güç değil. Çünkü bizim yakada Söke-Kuşadası arasındaki sıra dağların adı Samsun Dağları. Bizdeki Samsun orada Samos’a dönüşmüş. Peki biz Türkler neden adaya Sisam diyoruz? Osmanlı Devleti zamanında adada önemli miktarda susam bitkisi yetişirmiş ve adada yetişen susam dünyadaki en kaliteli susam çeşidi imiş. Bizde sanırım susamdan yola çıkarak adaya Sisam adını vermişiz.
Dört günlük Sisam Adası gezimi sizlerle paylaşmak istedim. Güzel, sakin, huzurlu ve ekonomik bir yurt dışı gezisi oldu bizim için. Umarım tekrarını bir gün yine yapabilirim.
Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle..
Sevgi ve Saygılarımla..
Bu gezi öncesinde ve süresince güzel bir rota hazırladığın tıpkı bir iş gezisine gider gibi hazırlıklarını eksiksiz tamamladığın ve iyi derecedeki İngilizcen ile bizlerin oradaki esnaf ve kişilerle iletişimimizi sağladığın için teşekkür ederim..
Çok güzel ve doğru anlatmışsın biz de çok beğendik kaldığımız nostaljik taş bina personelin samimi davranışları bizi çok etkiledi Pisagor da küçük bir şehir olmasına rağmen sakin ve tam bir tatil köyü havasıdaydı teşekkür ederiz
😮☺️
İyi tatiller dileriz öğretmenim…
Teşekkür ederim Cennet 🙂
Hocam artık birşey atmıyorsunuz!!! ☹️
Çok Yakında Yeni İçerik Geliyor 🙂
Merhaba öğretmenim..